#1 Kimyasal bileşimi sodyum klorür(NaCl) olan sofra tuzunun tarihi antik çağlara kadar dayanmaktadır. Birçok medeniyet, besin maddelerini (et, balık vb.)uzun süre saklamak için tuz kullandıkları bilinmektedir. Edinilen kaynaklara göre, et ve balığı tuzlayan ilk medeniyetin mısırlılar olduğu düşünülmektedir. Araştırmalara göre mısırlılar Nil nehrinde deniz suyunu buharlaştırıp tuz üretiyorlardı. Çin kaynaklarında ise tuz üretimine ilişkin birçok bilgi ve belge bulunmaktadır. Zamanla tuzun ticari gıda olarak kullanılması birçok küçük şehrin zenginleşmesine olanak sağlamıştır. Buna en güzel örnek Almanya'nın Lüneburg şehridir. 



#2 Dünya tuz üretiminde ilk sırada yer alan ABD yılda 40 milyondan fazla tuz üretmektedir. ABD'yi sırasıyla Çin, Almanya, kanada ve Hindistan takip ediyor. ABD'de tuz üretiminin sadece %8'i gıda sektöründe kullanılırken geriye kalan %82'lik dilim yolların buzlanmasını engellemek için kullanılıyor. Bir ülkede tuz tüketimi ne kadar fazlaysa, tarım ve kimya sektöründeki gelişme o kadar fazladır. 

#3 Farklı dillerde, benzer kelimelerle anılan tuz; Fransızca sel, İtalyanca sal, İngilizce salt, Almanca salz kelimelerine denk gelmektedir.

#4 Sofra tuzu, deniz tuzu, kaya tuzu ve himalaya tuzu olmak üzere bilinen 4 türü vardır. sofra tuzunun, iyotlu ve iyotsuz formları bulunmaktadır. Deniz tuzu sofra tuzuyla aynı miktarda sodyum ve klor içermektedir. Deniz tuzu içerisinde 93 mineral barındırırken sofra tuzu sadece sodyum ve klor elementlerini içerir. Kaya tuzu da sofra tuzuna (84 mineral ) oranla daha fazla mineral içermektedir. Himalaya tuzu en saf tuz olarak bilinmekle birlikte içersinde birçok minerali de barındırmaktadır.

#5 Tuz üretiminde önemli bir yere sahip olan Türkiye, tuz üretim tarihi 1000 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Tuz üretiminin çoğu Tuz Gölü ve İzmir Çamaltı tuzlasından sağlanır. Tuz yatakları, Çankırı, Kars, Iğdır ve Nevşehir çevresinde bulunmaktadır.

#6 Deniz suyunun her metre küpünde 30-40 kilo arasında tuz bulunuyor. Deniz, göl ve akarsulardan tuz elde etmek için su güneş veya rüzgar yardımıyla buharlaştırılır. Elde edilen tuzun mutlaka işlenmesi gerekir . İşlenmeyen tuz da bir miktar bakteri ve tuza acı tadı veren klorürle magnezyum sülfat bulunur. Toprakta büyük parçalar halinde bulunan tuzlar ise kurumuş denizin kalıntılarıdır. Sadece besin maddesi olarak kullanılmayan tuz; tarım, tıp trafik, sanayi, kimya sanayisi gibi birçok kullanım alanlarına sahiptir.



#7 2012'de Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin yürüttüğü araştırmaya göre günde 15gr tuz tüketimi yapıldığı saptanmıştır. İnsan vücudunun günlük tüketmesi tuz mikranın 3 katı olduğunu sağlık bakanlığı tarafından açıklandı. Aşırı tuz kullanımı beraberinde birçok hastalığı da getirmektedir. Hipertansiyon, inme, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi sağlığımızı tehdit eden birçok hastalığa kapı aralamaktadır. Aynı zamanda aşırı tuz kullanımı şişmanlık ve kemik erimesi riskini arttırmaktadır.

#8 Zaraları yanında faydası da bulunan tuz; vücudun asit-baz, elektrolit dengesini sağlar. Tansiyon düşüklüğünde kullanılırken, idrar oluşumunu sağlar. Antiseptik özelliği sayesinde mikrop öldürücüdür.

#9 Tuzun cilde olan yararları ise azınsanmacayak kadar önemli. Bir kase kadar sıcak suyun içine attılan 3-4 yemek kaşığı tuz eritilir. Elde edilen tuzlu su karışımı pamuk yardımıyla yüze ( göz çevresine uygulanmamalı) masaj yapılarak sürülür ve 10 dk bekletildikten sonra yıkanır . Gözeneklerin açıldığını ve yüzünüze bir ferahlama geldiğini göreceksiniz.

#10 Aşırı tuz tüketimin sağlığa zararlı olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Bunun için alınan birçok önlem bulunmakta; Her yıl 10-17 Mart tarihleri arasında dünya tuza dikkat haftası olarak kutlanıyor.