Yapılan araştırmalara göre 2020 yılında her 10 kişiden birinin diyabetle yaşayacağını gösteriyor. Pankreas adlı organın yeterince ya da hiç insülin üretmemesi nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır. İnsülin salgısı hiç yoksa ya da yok denecek kadar az ise tip 1 diyabet; insülin miktarı veya etkisi yetersiz ise tip 2 diyabet ortaya çıkar. İnsülin olmadan vücudunuz dışarıdan aldığınız besinleri enerjiye çeviremez. Bununla beraber kontrolsüz diyabet, kalp krizinden, inmeye görme kaybından, böbrek yetmezliğine kadar birçok sağlık sorunun da tetikçisi oluyor.
Metabolizmanın en önemli hastalıklarından biri olan diyabetin görülme oranı her geçen gün artmaya devam ediyor. Kötü beslenme ve fazla kilo alımı bu tablonun oluşma zemini oluşturuyor. Öyle ki, dünya genelinden 2015 yılında her on bir kişiden bir tanesinde diyabet izlenirken, ortalama on yıl sonrasında bu oranın her 10 kişiden biri düşeyine çıkması bekleniyor. Bugün diyabet oranlarına baktığımızda 2000-2010 yılları arasındaki orana göre iki kat arttığı görülüyor.

Diyabetliler hastalıklarının farkında değil
Bugün Türkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabet hastasının olduğunu düşünülüyor. Ancak ne yazık ki, hastaların %55’i hastalığının farkındalar, bunların da ancak %85’i tıbbi tedavi alıyor. Dolayısıyla diyabet hakkında istenilen düzeyde farkındalığın olmadığı da ortaya çıkıyor. Diyabetin en önemli özelliği bir tanesinin de çok sinsi seyretmesidir. Sinirleri etkileyerek duyu kayıplarına neden olabilen ve bağışıklık sisteminde zayıflama ile birlikte başta olmak üzere vücutta uzuv kayıplarına varabilecek ciddiyette yaraların gelişmesine neden olabiliyor.
Daha önce diyabeti bulunmayan kişilerde, susama hissi ve sıvı alımında artış meydana geliyor ve bu nedenle oldukça fazla idrara çıkıyor. İştah artışı, yorgunluk ve halsizlik, istem dışı kilo kaybetme,bulanık görme diyabetin başlıca belirtilerindendir.

Tedavi Yöntemleri nedir?
Diyabet tedavisinde her diyabetli için geçerli olan prensipler; tıbbi beslenme tedavisi (diyet), egzersiz, kan şekerini düşüren ilaçlar,diyabetlinin kendini izlemesi adına eğitim.
Yüksek kan şekeri, uzun dönemde yıllar içinde kontrol altında tutulmadığında damar sistemine zarar verebilir. Özellikle gözdibinde, böbreklerde, çevresel sinirlerde bu daha belirgindir. Bu zarardan korunmak için kan şekeri kontrol altında tutulmalıdır.
Tedavi alan hastalarda ise on tanesinden yedisinin istenilen noktalara ulaşamadığına dikkat çeken uzmanlar, dünyada tedavi başarısı benzer rakamlarda olup, bu durum günümüzde hem dünyada hem Türkiye’de hastalığın tanı ve tedavisinde yetersiz kalındığı gösteriyor. Tedavi başarısızlığının temel nedeni beslenmede uyumsuzluk, hareketsizlik ve ilaçların doğru kullanılmaması olarak gösteriliyor.