Türkiye’de tanısı konmuş 41 bin 600 disleksi hastası (özgül öğrenme güçlüğü) insan yaşıyor. Ancak bu rakam sadece tanısı konmuş kişiler için geçerlidir. Ülkemizde bu rahatsızlığı yaşayan ancak ailelerin genelde farkında olmadığı büyük bir nüfus mevcut. Daha öncesinde ailelerin eğitim sürecinde çocuklara nasıl davranması gerektiği hakkında bir yazımız olmuştu. Bu yazımızda ise beyni sağlıklı çalışan bir kişi ile özgül öğrenme bozukluğu yaşayan kişilerin arasındaki farkı anlatacağız.

Vücudumuzun en hayranlık uyandırıcı yapısı beyindir. Bugün pek çoğumuz bilgisayarlara ihtiyaç duyuyoruz. Zaman zaman oldukça bilgisayarların yapabildiklerine hayranlık dahi duyuyoruz. Oynuyor, okuyor, yazıyor ve çizebiliyoruz kısaca günlük hayatta bir kütüphanede bulabileceğimiz şeyleri hızlıca önümüze çıkartabiliyor. Tek bir tuş ile bilgileri yazdırabiliyoruz. Peki bilgisayarların beynimizden örnek alınarak yapıldığını biliyor muydunuz? Bilgisayar ile bir işlem yapıldığında, sonradan ihtiyacımız olabileceğini düşünüp kaydediyoruz. İstersek aynı dosyayı başka birine yolluyor, çıktısını alıyoruz. Bu işlemlerin hepsini aslında beynimizde yapıyoruz.

5 duyu organımız ile bilgi elde ediyoruz. Tadıyor, kokluyor, izliyor, dokunuyor ve birşeyler öğreniyoruz. İlk gittiğiniz tarihi alanı düşünün, sokağı, apartmanı, kati gözleriz. Nerelerin karşısında ne olduğunu girişte ne zaman yapıldığını anlatan yazıyı, duvarların dokusunu, tarihi öyküsünü veya başka bir marketi ele alalım. Market nerenin karşısında, kasada kim var, hangi reyonda hangi ürünler var hepsini beynimize gerek entelektüel birikim için gerek bir daha markete gitme ihtiyacı duyduğumuzda kolaylıkla aradığımızı bulabilmek için hepsini kaydeder, kaydedilen bilgileri davranışlarımız ile çıktısını alırız. Sağlıklı bir gelişim gösteren kişilerin beyni bu şekilde çalışmaktadır.

Peki ya Özgül Öğrenme Güçlüğü olan bireylerde farklı olan nedir?

Özgül öğrenme güçlüğü öğrenmenin pek çok alanın etkisi altında olan karmaşık yapısal bir durumdur. Rahatsızlığın temel nedenlerinde kalıtım ve çevresel etkenlerde oldukça etkilidir.
Disleksi veya özgül öğrenme güçlüğü, olan kişilerin zekaları normal veya normalin üstündedir. Fakat yazmayı ve okumayı zor öğrenebilirler. Harfleri ters yazmak, karıştırmak, okurken kelimeleri yarım okumak, uydurmak, matematik çalışmalarında zorlanma temel belirtiler arasında yer almaktadır.

IQ seviyeleri yüksek olmasına rağmen, neden bu sorunu yaşıyorlar?

Özgül öğrenme bozukluğu olan kişiler duyu organları ile bilgiyi aldığında ve alınan bu bilgiler beyinde anlamlı hale getirildiğinde çeşitli sıkıntılar ortaya çıkıyor. Gördüklerini detaylandıramama sorunları vardır. Böylece benzer şeyler aynı görünür(örneğin b ve d harfleri gibi). Duyduklarını sıralı bir şekilde takip etmezler, yapacaklarının ise sırasını karıştırırlar.
Özgül öğrenme bozukluğu olan çocukları için “canı isteyince yapıyor” cümlesi sık sık kurulur. Bunun temel nedeni çocukların aslında oldukça zeki olmasından kaynaklanmaktadır. bazı konularda çıkış noktaları bulup çözüme ulaşabilirler. Aslında merkezi sinir sisteminin işleyiş bozukluğu olan özgül öğrenme bozukluğu yaşayan bireylerin canlarının istemesinin beklenmesi ciddi bir zaman kaybıdır. Bu nedenle uzman eşliğinde etraflıca bir eğitim ve çalışma gereklidir. Burada önemli nokta ailelerin bunu bir tedavi değil eğitim olduğunu anlamaları gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki herkesin farklı kapasitesi olduğu gibi farklı öğrenme şekilleride vardır. Zeki oldukları halde başarıyı yakalayamayan bu çocukların eğitim görmediği, uzak gecen zaman büyük bir kayıptır. Bu nedenle hızlıca tedavi yani eğitim için bir uzmana başvurulmalıdır.