Kanser Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Makaleler > Kanser

Kanser Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Kanser hakkında her geçen gün yeni tez ve araştırmalar yapılıyor. Bazen telefon, televizyon gibi aletlerden çıkan sinyallerin kansere neden olduğunu, bazende kanserin görülme sıklığının her geçen gün arttığını duyuyoruz. Peki duyduğumuz bu bilgilerin ne kadarı doğru? 

 Kanser hakkında doğru bilinen yanlışlar

Kanser, en eski hastalıklardan arasında yer almaktadır. Bir hücrenin kontrolsüz olarak çoğalması ile başlayan kanser, büyüdükçe tarlaya saçılan tohumlar gibi organlara da sıçramaktadır. Buralarda yeni hücrelere sıçrayarak organ ve dokuların işleyişlerini bozarlar. Eğer bu hızlı büyüme durdurulamazsa kişinin ölümüne sebep olabilir. Her bir canlı doku kanser olabilmekle beraber, Bugün kanserin 200’ün üzerinde çeşidi bulunmaktadır. Temel olarak kanserin oluşabilmesi için, hücrenin beyni sayılan DNA’sındaki bazı özel bölgelerinde bozulmaların meydana gelmesi gerekmektedir. Hücrenin ne zaman çoğalacağına ya da çoğalmanın durdurulma zamanına karar veren mekanizmalar bozulursa, hücrenin  kanserleşme süreci başlamış demektir.

Sigara İçilmeseydi, Kanser %70 Azalabilirdi

Kanserin yayılma sürecinde sistem, kendi kendine bozulabildiği gibi çoğunlukla dış faktörlerden etkilenmektedir. Bunların başında sigara gelmektedir. Günümüzde yüz kanserin yetmişinden sigara sorumlu olmaktadır. Bu nedenle, sigara içilmemiş olsaydı, kanserin görülme oranı %70’e yakın bir seviyede azalacaktı. Kansere etki eden faktörlerden bir diğeriyse, iyonize yeteneği olan yüksek enerjili ışınlar, enfeksiyonlar, kimyasallar, beslenme ve kilo gibi yapılardır.

Kanserin Görülme Oranı Artmıyor

Kanserin yaygınlığı ve görülme oranındaki değişkenliği doğru bir şekilde ortaya koyan bilgiler ABD tarafından sunulmaktadır. 1975’ten beri düzenli olarak kayıtlar arşivlenmektedir. 1975 yılında yüz bin kişiden 400’ü kanserken, 2014 yılında bu durum 442,7’ye yükselmiştir. Fakat, 1975’te her yüz bin kişiden 220’si kanserden ölürken 2014 yılında bu oran 166,1’e kadar düşmüştür.

Bu bilgilere bakıldığında son 40 yılda kanserin görülme oranı %10 artmıştır. Ancak son kırk yıl içerisinde sanayileşmenin hızlı bir şekilde artmasına ve kimyasalların bu kadar yaşam içerisine girmesine rağmen, medikal teknolojideki gelişmeler ve bilgi biriminin artmasıyla hastaların tedavisindeki başarı oranıda artmıştır.

Kanser hakkında doğru bilinen yanlışlar nelerdir

Cep Telefonları, TV gibi Sinyal yayın Aletler Kanser Yapmaz!

İyonize yeteneği bulunan yüksek enerjili ışınlar, atomun çekirdeğinden veya iç elektron halkalarından parça koparabilirler. Bu noktada atomun yapısını bozarak molekülü değiştirebilir. Eğer bu İşlem Hücrenin DNA’sında Olursa DNA’yı yıpratır. DNA zarar gördüğündeyse, hücre onu tamir etmeye çalışır. Ancak, tamir edemez ise o bölgenin fonksiyonlarını durdurur veya kendi kendisinin ölümüne kararda verebilmektedir. Eğer hücrenin ne zaman çoğalacağına ya da çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa hücre istemsiz olarak çoğalarak kanser hücresine dönüşebilmektedir. Sonuç olarak, bu moleküler yapıyı değiştirecek kadar enerjisi olmayan ışınımların bu yolla kanser yapma yetenekleri yoktur.

Tuz Kansere Neden Olmaz

Tuz tek başınayken kanserojen bir molekül değildir. Turşu gibi alanlarda kullanıldığında bazı kimyasal tepkimeler sonucu nitrit asit ve oksidatif moleküller oluşabilmektedir. Bu moleküller ısıtıldığında ya da mide de mide asidi ile birlikte kanser yapıcı bir maddeye dönüşebilmektedir. Bu yiyecekler çok tuzlu olduğundan dolayı mide kanserinin sorumlusunun tuz olduğu sanılmaktadır.

 

İstek ve Önerileriniz

Ad Soyad:

Email:

Konu:

Mesajınız: